23 Şubat 2025

zonguldak haber sitesi

Eğitim, Sağlık, Ekonomi, Teknoloji Haber Sitesi

Pezeşkiyan’ın okuduğu Türkçe şiir ve atasözünün mesajı: ABD’ye: Mertçe savaş… Ankara’ya: Birlik olalım…Türkiye – İran dostluğunun faydaları

İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan peş peşe Türkçe konuştu. Önce şiir okudu, sonra Türk atasözüyle ABD’ye rest çekti. Mesajlarında ortak vurgu düşmanlarla 'mertçe mücadele etmek' oldu. Pezeşkiyan’ın Türkçede ısrar etmesi, Ankara’ya dostluk mesajı ve bir fırsat olarak görülmeli.

“`html

Tebriz’de Türkçe Şiir ve Mesajlar

Bir etkinlikte sahneye çıkan bir kişi, Tebriz halkı tarafından çok sevilen bir şairin anlam dolu dizelerini paylaştı:

Haydar Baba, yiğitlerin emeği asla boşa gitmez, Zaman geçer ama acılar geçmez, Namert olan bu hayatta yer bulamaz, Biz de sizi unutmayacak, Göremesek bile helâl edin bizlere.

Haydar Baba, cesur evlatlar yetiştir, Namertlerin burnunu sürt, Tehditleri boğ, Kuzularım gönlünce otlasın, Koyunlar, kuyruklarını dolasın.

Protokol Yetkilisinden Uyarı

Şiir sona erdikten sonra, bir protokol yetkilisi, Cumhurbaşkanı’nın konuşma kürsüsüne yaklaşarak bir not bıraktı. Notta, “Efendim, Türkçe dile getirdiniz, belki anlamadılar, lütfen Farsça okuyunuz.” ifadeleri yer alıyordu.

Pezeşkiyan ise bu uyarıyı: “İki Türkçe şiir okumanın bir zararı olmaz.” şeklinde karşıladı. Bu yanıtı verirken yüzünde hem bir gülümseme hem de “Ben ne yaptığımı biliyorum” bakışı vardı. Salondaki izleyiciler, Cumhurbaşkanı’nı coşkuyla alkışlayarak destek verdiler.

Türk Atasözünün Anlamı

Olayın yaşandığı 17 Şubat’tan birkaç gün sonra, Pezeşkiyan bu kez Tahran’da söz aldı ve unutulmaya yüz tutmuş şu Türk atasözünü dile getirdi: ‘Geçme namert köprüsünden, bırak alasın sel seni. Yatma tilki gölgesinde, bırak yesin aslan seni’. Bu sözlerin anlamını ise şöyle yorumladı: “Onur ve özgürlük demektir. İnsan eğer tilkinin gölgesinde uyusa da, namertlerin gölgesinde durmamalıdır. Tehditlerle bizi her türlü şey yapmaya zorlayabileceklerini sanıyorlar. Biz insanoğluyuz ve saygılı bir şekilde iletişim kuracağız, ancak baskılara teslim olmayacağız.” Bu ifadenin hedefinde ise özellikle ABD vardı; nükleer silah baskılarına dolaylı bir yanıt niteliği taşıyordu.

Türkçe İfade ve Anlamı

Bir İran liderinin ABD’ye Türkçe meydan okuması son derece anlamlı… Kendisinin bir İran Türkü olmasının yanı sıra, Cumhurbaşkanı olarak resmi dilin dışında Türkçeyi tercih etmesi farklı bir mesaj niteliği taşıyor. Diyelim ki, Tebriz kültür haftasında, halkını memnun etmek adına bu dili kullandı; ancak ABD’ye Türkçe seslenmek, sadece kendi coğrafyasındaki insanları değil, aynı zamanda sınırlarının ötesindekilere de hitap eden bir davet içeriyor.

İfadelerin Önemi

Fark ettiyseniz, İran lideri, Türkçe şiirleri ve atasözlerinde “cesaret, mertlik ve onurlu yaşam” temalarını yüceltiyor. Emperyalizmin her türlü entrikasına karşı, açık bir şekilde “savaşacaksak onurlu bir şekilde savaşalım” mesajını veriyor.

Peki, İran, emperyalizm ve siyonizmle mücadele ederken; ABD ve İsrail’in tehlikesine karşı Türkiye, Irak ve Suriye ile ortak bir cephe oluşturmuyor mu? ABD ve İsrail’in menfaatlerine karşı, ülkesini onurlu bir şekilde savunanların görevi değil midir, bir dayanışma hattı oluşturmak?

Nifak Çabaları

Türkiye’deki belirli kişi ve kurumlar için durum değişse de… Açık konuşalım, Pezeşkiyan’ın “ABD ve PKK’ya karşı Türkiye’ye silah vereceğim” demesi durumunda; Anadolu Ajansı, Yeni Şafak ve SETA gibi medyalar yine bir bahane bulup, İran’a güvenilmemesi gerektiği yönünde analizler ve tezler ortaya koyacaklardır.

İktidar Medyasının Rolü

Örneğin Yeni Şafak, 2,5 yıl önceki bir haberi biçim değiştirerek yeniden sunarak: “Türkler İran’a tarih boyunca düşmandır” diyebiliyor.

Suriye’de Esad yönetiminin düşmesi sonrası, Ankara-Tahran ilişkilerini zayıflatmaya yönelik yeni bir konjonktür, maalesef bu tür nifaklar için uygun bir zemin hazırladı…

Peki, uzun vadeli çıkarlar çerçevesinde bölgesel stratejileri anlamak gerekmez mi?

Referandum Süreci

Unutmayalım ki, 2017 Eylül’ünde Mesut Barzani, İsrail’in desteğiyle bir bağımsızlık macerasına girişmişti. Referandum ile kendisini “Kürtlere devlet kurduran lider” olarak konumlandırmaya çalıştı. Ancak Türkiye’nin sert tepkisi onu korkutmadı; PKK, dağ kadrosunu bölgeye sevk ederek Barzani’nin yardımına koştu.

Üç Ülkenin Birlikteliği

Bu gelişmeler sonrası Türkiye, İran ve Irak işbirliği yapmak için harekete geçti. Türkiye kuzeyden hazırlıklarını tamamladı, sınıra askeri güçlerini göndermeye başladı. Irak Genelkurmayı da refleks göstererek Barzani’ye “Kerkük’ü derhal boşalt” şeklinde uyarıda bulundu. Barzani’nin peşmerge birliği, bu süreçte yeni çatışma hatları oluşturmaya çalışıyordu. Bu sırada Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani devreye girip, Haşdi Şabi’nin Kerkük’te çatışmasını başlattı. Barzani’ye karşı Haşdi Şabi’nin Türkmen birlikleriyle birlikte harekete geçmesini sağlayan da, Süleymani ile beraber aynı araçta hayatını kaybeden El Mühendis’ti. Türk ve Irak askeri birlikleri, sınır kapısında buluşup, ortak operasyon için müdahale hazırlıkları içinde bekliyordu.

Barzani’nin Başarısızlığı

Tüm bu süreç, PKK’nın silahlarını bırakıp geri çekilmesi ve Barzani’nin bölgedeki yönetiminde istifa etmesiyle sonlandı. Barzani, ABD’ye duyduğu güveni kaybettiğini dile getirerek tepkisini gösterdi.

Bu olay, ABD-İsrail’in planlarını, bölge ülkeleri arasındaki işbirliği ile nasıl engelleyebileceğimizin önemli bir örneği oldu.

Mezhepsel Çatışmalara Dikkat

Emperyalizm ve siyonizm, hangi yolla olursa olsun bölge ülkeleri arasındaki etnik ve mezhepsel farklılıklara oynadı. Bu çatışmalar, sadece onlara yarıyor. Aynı zamanda Türk kültüründen gelen ve önemli mesajlarını dünyaya Türkçe ile ileten bir lider varken, Ankara’nın bu fırsatı değerlendirmesi gerekiyor.

Osmanlı Döneminden Bir Anı

Tebriz, orta çağlarda İslam dünyasının en zengin ticaret merkezlerinden biri olarak biliniyordu. Nüfusunun çoğunluğunu Türkler oluşturuyordu. İpek Yolu üzerindeki bu şehir, Karadeniz ile Kafkaslardan gelen malların geçiş noktasıydı. Evliya Çelebi, Tebriz’e hayran kalmıştı. Nakkaşları, ressamları, kuyumcuları eşsizdi. İpek kumaşı denilince akla gelen tek yer Tebriz’di. Şehirde birçok tarihi eser bulunmaktaydı; ancak doğal felaketler ve Osmanlı-Safevi savaşları bu güzelliğe zarar vermişti.

Kıssadan Hisse

Osmanlı, Müslüman bir Türk devleti iken, İran’daki diğer bir Türk devleti olan Safevilerle önemli mezhepsel farklılıkları vardı. İki devlet uzun süre birbirleriyle savaştı fakat sonuç hiç kimseye fayda sağlamadı. Zararı sadece o güzel şehir Tebriz gördü.

İki ülkenin geleceğine barış ve kardeşlik yazılmıştır. Bu fırsatları iyi değerlendirmeliyiz.

Osman Erbil

“`